In Europe the bell tolls for energy

Europe has taken action as the result of increasing energy demand, the Gazprom Empire – which became known during the Ukrainian crisis – and the much feared global warming. Experts are seeking a magical solution that will both satisfy the growing demand and slow down global warming.

Özgür Gürbüz - Steyning, England - Turkish Daily News /January 29, 2007

Last week 51 experts and representatives of oil giants from across Europe gathered for three days to discuss the continent's energy challenge at a Wilton Park Conference in England. The original aim of Wilton Park Conferences, the first of which was realized by Winston Churchill 61 years ago, was to create a more democratic England. Today, it is an event where not only England's but the whole world's problems are addressed.

Energy experts determined there is a need to find solutions to the following scenarios: a 50 percent increase in energy demand by 2030, China opening a new coal-operated power station every week, Europe's growing dependence on Russian oil, and an ever-warming earth mainly due to fossil fuel consumption. These challenges brought representatives of oil giants along with civil society and government experts under one roof in Steyning.

The Wilton Park conference forbids the attribution of quotes to the participating speakers. This enables speakers to express themselves freely. The passages below are attributed to the speakers and the views expressed are theirs. According to this year's conference, the energy crises on the horizon will be much different from those the world has seen in recent centuries.

Problem of demand:
The demand for energy is rising around the world. The leaders in this area are Asian countries, with China and India as the principle players. On the other hand, even though demand in Europe and northern America has been increasing more gradually, with their already-high consumption rates, these Western countries are afraid of becoming dependent on foreign oil. Fifteen years from now, the European Union will be reliant on external resources in all forms of energy. This, in return, brings about disputes like the one between the EU and Russia, or more precisely, the EU and Gazprom – a dispute that made its mark on the conference. The EU is asking for lower prices and trade under free-market conditions while making plans for exploring its resources in North Africa. The rise in the popularity of liquid natural gas (LNG) will be inevitable.

Carbon sequestration:
The total time current energy resources will last is estimated to be 40 years for oil, 67 for natural gas, and 160 years for coal. Even when the demand for all these fossil fuels is satisfied, the level of gases causing the green house effect, which should be decreased by 30 percent in 2020 and by 80 percent in 2050 according to research, will soon reach an all time high. It is clear that the European Carbon stock exchange, which started its operations on Jan. 1, 2005 and has reached 14 billion euros, will also be peaking, but what is not clear is whether there will be a living buyer left to trade. All these predictions can be averted with the implementation of a project supported especially by big energy firms.

Utilizing the carbon sequestration technology, gas and oil beds will be filled with CO2 gas, which causes global warming. For example, the carbon dioxide in natural gas will be forced back beneath the earth after it has been separated. The experts seem to be in accord about the necessity of this process which requires an additional cost. The method has been put on hold until the price of carbon dioxide, which is currently 4 euros per ton, rises to 20-25 euros. Then, instead of paying this same price via emission trading, the companies will invest in carbon sequestration technology. It must be due to the hopelessness of the situation that environmentalists do not bother to oppose the method, which they viewed with skepticism a couple of years back.

Energy efficiency:
Energy efficiency was on most every speaker's agenda. There are three separate players in this field: political authorities that will increase energy efficiency and decrease energy density with new laws; the public that needs to become more conscious and take action; and the industrialists that will produce energy efficient technologies and thereby profit (or at least minimize their losses).

Yuvacık Barajı'nın borcu bitmeden suyu bitti

Yuvacık Barajı'nın 4-5 milyar dolarlık borcu ödenmeye devam ederken suyun tükendiği ortaya çıktı. İşletmeci firma suyun küresel ısınmadan dolayı tükendiğini öne sürüyor. Meteorolojinin rakamları ise bunu doğrulamıyor. İzmit, geçen yıla göre daha fazla yağmur aldı. Barajın yapımı sırasında başkan olan Sefa Sirmen ise iddiaları siyasi olarak yorumluyor.

Ayşegül Sakarya-Özgür Gürbüz - Referans / 2 Aralık 2006

Yapım aşamasında Hazine'yi 4-4.5 milyar dolarlık zarara soktuğu iddiasıyla yıllardır tartışılan Yuvacık Barajı'nda borç bitmeden su bitti. İstanbul'un da suyunun karşılanacağı kadar büyük kapasiteye sahip olduğu iddia edilen ve 860 milyon dolarlık yatırım değeriyle dünyanın özel sektörce finans edilen en büyük su projesi olarak lanse edilen Yuvacık Barajı'nda 7'nci yılda suyun tükenmesi işletmeci firma Thames Waters ile Kocaeli Belediyesi arasında tartışma yarattı. Thames Waters suyun bitme nedenini küresel ısınma ve kayıp kaçak olarak açıklarken belediye ise barajın yanlış hesap kurbanı olduğunu belirtti.

1987 yılında İzmit ve İstanbul'un su ihtiyacının karşılanması için yap-işlet-devret (YİD) modeliyle gündeme gelen Yuvacık Barajı, Devlet Su İşleri'nin karşı raporlarına rağmen 8. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in 'sınıf arkadaşları' olan Erol Üçer ve İdris Yamantürk'ün müteahhitlik şirketlerine verildi. Halen CHP milletvekili olan Sefa Sirmen'in başkanlığı döneminde ise İzmit Belediyesi projeyle ilgili uygulama ve su satış anlaşması imzaladı. İnşaat bitmeden su bedeli ödeme garantisi verilen baraj 9 yılda bitirildi. Yatırım maliyeti ise 942 milyon dolara çıktı. Bu arada Hazine de sözleşmeye dayanarak 4 yıl boyunca kullanılmayan suya toplam 738 milyon dolar ödedi. Belediye, barajın kalan 4-4.5 milyar dolar borcunu ödemeye devam ederken şimdi de barajdaki suyun yetersiz olduğu gündeme geldi.

Barajın inşaatını gerçekleştiren İSAŞ şirketinde yüzde 35 paya sahip olan ve aynı zamanda işletim ve bakımı üstlenen İngiliz Thames Waters, barajda suyun tükenmesini küresel ısınmaya bağladı. Şirketin Türkiye Ülke Direktörü Evren Köprülü, İzmit'te kuraklık sorununun baş gösterdiğini açıklayarak diğer su kaynaklarının devreye alınmasını istedi. Köprülü, şunları söyledi: "Küresel ısınma nedeniyle su azalıyor. Ayrıca havza içinde belediyenin ve askeriyenin kullandığı eski hatlar var. Hatlar eski olduğu için büyük kaçaklar var ve suyun çoğu ziyan oluyor. Bunlar bizim kontrolümüz dışında kullanılıyor. Bunlar mümkün mertebe baraj havzasına bırakılırsa bizim sistemimizde sıfır kaçak olduğu için sular daha verimli kullanılabilir." Thames Waters tarafından öne sürülen gerekçelerden küresel ısınma Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre gerçekçi değil. Meteoroloji'ye göre Kocaeli Bölgesi'nde 2006 yılı 2005 yılına göre daha yağışlı geçti. Türkiye'nin 1980-2000 yılı kuraklık haritasıyla 2005 yılı haritaları karşılaştırıldığında da Kocaeli'nin ikinci en iyi yağış alan, yani "nemli" olarak tabir edilen bölgede olduğu görülüyor.

Bu arada uzmanlara göre bu dev proje içinde bir de Kuraklık Yönetim Planı yer alıyor. Proje Thames Water'ın öncülüğünde, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, DSİ 15. Şube Müdürlüğü, Devlet Meteoroloji İşleri Müdürlüğü, İSU Genel Müdürlüğü ve Kocaeli Sanayi Odası tarafından hazırlandı ve kuraklık olasılığının gerçekleşmesi halinde, su temininde oluşabilecek sıkıntıların halka en az şekilde hissettirilerek halk sağlığının korunması amaçlanıyor.

Kocaeli Belediye Başkanvekili İlyas Şeker de kuraklık iddialarını yalanlıyor. "Eğer kuraklık olsaydı bunu devletin tespit etmesi gerekirdi. Bu barajdan yıllık 142 milyon metreküp su temin etmenin mümkün olmadığı DSİ'nin ilk raporunda yer alıyor. Şimdi ise daha önce kabul etmedikleri bu raporu gerekçe göstererek 'Bunu biliyordunuz' diyorlar. Oysa ki dönemin büyükşehir belediye başkanı ve yönetimi hem de yabancı firmalar barajı her yıl 142 milyon metreküp su parası ödenme şartı ile yaptı. Belediyeyi 5 milyar dolarlık borcun altına soktular. Her ay 15 trilyon ödüyoruz. 80 yıl daha ödeyeceğiz. Ayrıca kaçakları engelliyoruz. Oran yüzde 47'lere düştü" dedi. Şehrin ihtiyacını karşılamak için Yalova'da bulunan Gökçedere Barajı'ndan su almaya başladıklarını aktaran Şeker, İSKİ ile anlaştıklarını, Gebze bölgesi için su alacaklarını vurguladı. Aralık ayı içinde yağmurların başlamasını beklediklerini ifade eden Şeker, "Bu baraj Kocaeli'nin en az 20-30 yıllık su ihtiyacını karşılayacak iddiası ile yapıldı. Ancak 7. yılında bitmiş durumda" dedi.

Belediye'nin Yuvacık'tan aldığı suyun yıllara göre dağılımı

Tarih Miktar (milyon metreküp)
1999 55
2000 96
2001 101
2002 107
2003 110
2004 111
2005 122
2006 128

Barajın suyu az ama kaçaktan kaynaklanıyor iddialar ise siyasi

Barajın yapım döneminde İzmit Belediye Başkanı olan CHP Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen ise belediyenin barajdaki kaçakları ve arızaları onarmadığını söyleyerek belediyeyi suçladı. Yağışların azlığından dolayı su seviyesinin düştüğünü ve küresel ısınmanın da etkilediğini söyleyen Sirmen, şunları söyledi: "Barajdan bu yıl 130 milyon metreküp su alınmış. Faturaya yansıyan kısmı 65 milyon metreküp. Gerisi kaçak gözüküyor. Bunu belediye yönetimi bilinçli yapıyor. Kaçakları onarmıyor, arızaları gidermiyorlar. Barajdaki suyu bitmiş gibi göstermek istiyorlar. Şu anda belediyenin istediği suyu zaten baraj karşıladı. Seviye düşük, kaynaklar yeterli değil. Ama aralık ayı yağışlı geçer 5-10 gün sonra bir sıkıntı yaşanmaz. 3 aydır su sıkıntısı olabilir diye kıyamet koparıyorlar bu tamamen siyasi."